Adam Boşanmak İstedi Ama 1 Ay Sonra Yaşadığı
Amy başını göğsüme yasladı ve onun kokusunu duydum. Birden bire ona uzun zamandır dikkatli bakmadığımı anladım. Ve evlendiğimiz zamanki kadar genç olmadığını fark ettim. Hafif çizgilenmeler başlamış, saçlarına da aklar düşmüştü. Geçen yıllar ondan bir şeyler götürmüştü, o an kendime ona ne yaptığımı sordum ve kızdım. 4.Gün onu kucakladığımda güven duygusuyla kaplanmıştım. O bana hayatının 10 yılını adayan kadındı, farkına vardım.
5.Gün hissettiğim güven duygusu daha da artmıştı. Bu konudan Jane’e bahsetmedim. Günler geçtikçe onu taşımak çok daha kolay bir hale gelmişti benim için. Belki de sürekli taşıdığım için alışmıştım. Bir sabah onu ne giysem diye düşünürken izledim. Her gün kıyafetlerinin daha da bol gelmesinden şikayet edip söyleniyordu. Ne kadar kilo verdiği dikkatimi çekti. Her gün daha kolay taşımamın sebebi buymuş diye düşündüm ve bu gerçek yüzüme vurdu. Bu kadar acıyı ve kederi yüreğinde taşıyordu, istemsizce başını okşadım. O an oğlumuz geldi ve “baba annemi taşıman lazım” dedi. Bu hayatımızın ritüeli olmuştu; babasının annesini taşıması. Amy oğlumuzu yanına çağırdı ve ona sıkıca sarıldı. Ben kafamı başka yöne çevirdim, son anda boşanma kararımdan vazgeçmek istemiyordum. Onu kucakladım ve yatak odasından kapıya kadar taşıdım. Elini enseme koymuştu ve ben de onu sıkıca tutuyordum, evlendiğimiz günkü gibi… Amy çok kilo vermişti ve bu durum beni rahatsız etmeye başlamıştı. Son gün onu kucağımda taşırken hareket etmedim.
Oğlumuz okuldaydı ve eşime yakınlığımızın ne kadar eksildiğini söyledim. Sanırım kararım değişmişti. Ofise gittim ve aceleyle fırladım, arabanın kapısını kilitlemeye bile zamanım yoktu. Her an kararım tekrar değişecek diye korkuyordum. Merdivenlerden yukarı koştum, kapıyı çaldım ve Jane kapıyı açtı. Ona vazgeçtiğimi, Amy’den boşanmayacağımı söyledim. Şaşkın şaşkın bakarak ateşim mi var diye kontrol etti. “Üzgünüm ama ben artık boşanmak istemiyorum” dedim.
Evliliğimizin renksizliği sevgisizlikten değil, birbirimizin değerini unuttuğumuzdan ve birbirimize zaman ayırmmadığımızdandı. Şimdi hatırladım evlendiğimiz gün onu kapıdan içeriye taşıdığımda, ona sadakat yemini verdiğimi… Jane olayı kavrayınca yüzüme bir tokat yapıştırdı, kapıyı kapatıp ağlamaya başladı. emen aşağı koşup ilk çiçekçiden eşime çiçek aldım, üzerine de “Seni her sabah taşıyacağım, hayatımın sonuna kadar..” notunu yazdım. Eve vardığımda yüzümde bir gülümseme vardı. Elimde çiçeklerle yatak odasına girdim ve Amy’yi yatağın üzerinde ölü buldum..
5.Gün hissettiğim güven duygusu daha da artmıştı. Bu konudan Jane’e bahsetmedim. Günler geçtikçe onu taşımak çok daha kolay bir hale gelmişti benim için. Belki de sürekli taşıdığım için alışmıştım. Bir sabah onu ne giysem diye düşünürken izledim. Her gün kıyafetlerinin daha da bol gelmesinden şikayet edip söyleniyordu. Ne kadar kilo verdiği dikkatimi çekti. Her gün daha kolay taşımamın sebebi buymuş diye düşündüm ve bu gerçek yüzüme vurdu. Bu kadar acıyı ve kederi yüreğinde taşıyordu, istemsizce başını okşadım. O an oğlumuz geldi ve “baba annemi taşıman lazım” dedi. Bu hayatımızın ritüeli olmuştu; babasının annesini taşıması. Amy oğlumuzu yanına çağırdı ve ona sıkıca sarıldı. Ben kafamı başka yöne çevirdim, son anda boşanma kararımdan vazgeçmek istemiyordum. Onu kucakladım ve yatak odasından kapıya kadar taşıdım. Elini enseme koymuştu ve ben de onu sıkıca tutuyordum, evlendiğimiz günkü gibi… Amy çok kilo vermişti ve bu durum beni rahatsız etmeye başlamıştı. Son gün onu kucağımda taşırken hareket etmedim.
Oğlumuz okuldaydı ve eşime yakınlığımızın ne kadar eksildiğini söyledim. Sanırım kararım değişmişti. Ofise gittim ve aceleyle fırladım, arabanın kapısını kilitlemeye bile zamanım yoktu. Her an kararım tekrar değişecek diye korkuyordum. Merdivenlerden yukarı koştum, kapıyı çaldım ve Jane kapıyı açtı. Ona vazgeçtiğimi, Amy’den boşanmayacağımı söyledim. Şaşkın şaşkın bakarak ateşim mi var diye kontrol etti. “Üzgünüm ama ben artık boşanmak istemiyorum” dedim.
Evliliğimizin renksizliği sevgisizlikten değil, birbirimizin değerini unuttuğumuzdan ve birbirimize zaman ayırmmadığımızdandı. Şimdi hatırladım evlendiğimiz gün onu kapıdan içeriye taşıdığımda, ona sadakat yemini verdiğimi… Jane olayı kavrayınca yüzüme bir tokat yapıştırdı, kapıyı kapatıp ağlamaya başladı. emen aşağı koşup ilk çiçekçiden eşime çiçek aldım, üzerine de “Seni her sabah taşıyacağım, hayatımın sonuna kadar..” notunu yazdım. Eve vardığımda yüzümde bir gülümseme vardı. Elimde çiçeklerle yatak odasına girdim ve Amy’yi yatağın üzerinde ölü buldum..
