DAHA NEKADAR

Serüveni Anlattı

Rüzgar Erkoçlar'ın cinsiyet ve adı da dahil olmak üzere hayatındaki her şeyi değiştirmeye karar vermesinin üzerinden sekiz yıl geçti. Çalıştığı fırında yerleri paspaslarken görüntülenen ve o günden sonra magazin gündeminden düşmeyen Erkoçlar, merak edilenlerini anlattı. Tuğba Beyazoğlu ile mutlu bir birliktelik sürdüren Erkoçlar, yıllar sonra duygularını şu sözlerle dile getirdi: Bütün yaşadığım süreç strateji üzerine kurulu değildi. Şu an yaşadığım dönem de aynı şekilde… "2020 dünyaca koronayı yaşadık. Sinema filmi ve DJ'lik yapıyordum mekanlar kapalı olduğu için çok çıkmıyorum. Avrupa yakasındaydım, Anadolu yakasına taşındım."
"Ameliyat sonrası bir sabah bir sürü telefonla uyandığım bir güne başladım. Sudan çıkmış balığa döndüm. Ne yapacağımı bilemedim, çok fazla üzerime gelindiğini düşünüyorum." "Onların tarafından bakarsak da çok güzel magazin malzemesi olarak gözüküyorsun. Sonradan aralarından çok yakın dostlarım oldu. Benim haberimi yapmak istemeyip işi bırakanlar olmuş bunları duydum."
"Ben o an öyle bir şeyin içerisindeydim ki… Kendimle ilgili çok radikal karar almıştım. Ameliyatlarım sürüyordu bir yandan da hayata tutunmaya çalışıyordum. İş yerini ilanda gördüm, başvuru yaptım, dükkan sahibi de beni tanımadı."
"Bana ayrıcalık yapılmasını istemiyordum, günde 15 saat çalıştım. Üç dört ay çalıştım orada, bir magazinci abimiz kötü niyetinden değil 'helal olsun ekmeğini taştan çıkarıyor' gibi bir açıklama yaptı. Bulunduğum bölgeyi de söyledi o zaman insanlar gidip gelmeye başladı dükkana ama ben anlamadım ilk başlarda…"
"Patronum 'buralar çok kirlendi, siler misin' dedi. Tam da paspas yapıyordum, karşıda magazin ordusunu gördüm. Ne yapacağımı şaşırdım, 'içeri mi kaçsam' diye düşündüm. Beni o dönem rahat bırakmadılar."
"Bana 'neden Cihangir'e gidiyorsun' diyorlardı. Orada bir kız arkadaşım vardı, ben de orada çalışıyordum. Ne yapacaktım evimi mi taşıyacaktım?"
"İnsanlar çoğu bu söyleyeceklerimi bilmiyor, ismini vermek istemediğim iki kişi tarafından duyuruldu bu olaylar. Davalık olduk o kişilerle… Başka insanların da canı yanmasın istedim. Ameliyattan çıkarken sol tarafımda bir kitle gibi bir şey vardı. Ben üç ay o şekilde geçirdim. Davalarla uğraşırken… Çok büyük badireler anlattım." "10 yaşımdan beri ben bu sektörün içerisindeyim, bütün çocukluğumu verdim. 15 sene bu mesleği devam ettirdim ta ki 26 yaşına kadar... "
"Oyunculuk yapmak istiyorum ama bu ifşa olayından önce kafamda böyle bir düşünce yoktu. Sessiz sakin bir hayat yaşamak istiyordum. Beni tanımayacakları şekilde çalışmak istiyordum. Ama şu an baktığımda her şeyin magazine malzeme olduğunu gördüm."
"Bugün baktığım zaman güzel giden bir evliliğim var, bir tane köpeğimiz var… Sevdiklerim ailem sağlıklılar bunlar çok kıymetli şeyler. Ben dört sene önce babamı kaybettim, zorlu bir süreçti."
"Bu karar; gidip saçını boyatmak, estetik yaptırmak gibi bir şey değil. Şöyle düşünün kolun kangren oldu. Kolunu kestirmeyi mi düşünürsün, ölmeyi mi? Artık bıçak kemiğe dayanmıştı. Bir şeyler yapmak zorundaydım, ben yaşamayı seçtim. Kendimi bildim bile bu şekilde hissediyordum. Bu dönem yorucu oldu tabii ki çok zor."
"Evlilik güzel bir şey, eşimle evlenmek için evlenmedim. Biz beraber yaşamak için evlendik. İyi ki de yapmışsız… Ben hep evlilik adamı olarak gördüm kendimi, ilişkilerim hep uzun vadeliydi."
"Bu süreç herkes için çok zordu. 19 yaşımda oyunculuk yaptığım için kendim ayrı eve çıktım. İzin günlerimi de ailemle geçiriyordum. O dönem bana sorulduğunda 'aileniz yanında mıydı' yanımda desem kime göre neye göre… Onları da kırmak istemiyorum ama ameliyatların çoğunda yakın arkadaşlarım vardı."

Farklı olduğunu hissettiğinde kaç yaşındaydın?
- 5 ya da 6…

Neydi peki farklılık?
- Görüntüm kızdı ama diğer kız çocukları gibi değildim. Barbie'lerle, bebeklerle oynamıyordum. Aklım fikrim erkek oyunlarındaydı. Evcilik oynanacaksa da ben mutlaka baba olacaktım. Sonra futbol oynamayı seviyordum. İyi de oynuyordum. Mahallede takıldığım çocukların hepsi erkekti. Farklıydım işte. Tam adını koyamıyorsun ama içinde hissediyorsun. 14'üme geldiğimde anladım ki, ben kız filan değilim, basbayağı erkeğim.

Ailen?
- Bana çok destek oluyorlar, hep oldular. Ama onların da yaşananları kabul etmeleri kolay olmadı. Ben ortanca çocuğum. Bir ablam, bir de kız kardeşim var. Bizimkiler benim erkek olmamı çok istemişler. Ama kız doğmuşum. Biyolojik olarak tabii!

Küçüklüğünde etek, elbise giydirilince rahatsız oluyor muydun?
- Hem de nasıl. 10 yaşında filandım, bir çocuk markasının erkek reyonundan şort veya tişört aldı annem, daha doğrusu ben seçtim, o da itiraz etmedi. Dünyalar benim oldu! İçinde kendimi en rahat hissettiğim giysilerimdi. Saçlarımı, Amerikan tıraşı kestirince de kendimi çok beğenmiştim. O halimle bir akrabamızın düğününde kızlar tuvaletine girecektim, orada çalışan biri, "Oraya giremezsin! Erkeklere girmen gerekiyor" demişti de ne kadar mutlu olmuştum. İçimde bitmeyen bir savaş vardı, ruhumla bedenim arasında...

Peki içindeki bu savaşı birilerine anlatabildin mi?
- Hayır. Çok uzun süre kendi içimde yaşadım. Zaten konduramıyorsun da kız gibi hissetmiyorum ama hissettiğim şeyin tam adını da koyamıyorum. Ergenlikte duvara tosladım. Çünkü fark ettim ki, kızlardan hoşlanıyorum. Tıpkı bir erkek gibi. Ama bir kadın bedeni içindeyim. Bu korkunç bir şey! İmalat hatası. Kadınları beğeniyorsun, onlardan heyecan duyuyorsun ama senin ambalajın da kadın. Üstelik güzel bir kadın. Fakat eşcinsel değilsin. Ben lezbiyen olmadığımı biliyordum. Hep doğuştan bana verilmiş o biyolojik bedenden kurtulmak istedim. Onu kırıp çıkmak, özgürlüğe kavuşmak istedim…

Peki regl olduğunda ne hissettin?
- Çok geç regl oldum. Lise sondum. Zaten kız bedenimdeki her şey çok geç gelişti. Memelerim de geç çıktı.

"Daha zayıf olayım, kadınsı kıvrımlarım olmasın" gibi düşüncelerin…
- Yok, zaten zayıftım. Çok fazla 'kadın formu'nda değildim.

Peki ruhsal olarak ne tür değişimler yaşıyordun?
- Hapishanede gibiydim. İçinden kıstırıldığım bedenden sürekli çıkmak, kurtulmak istiyordum. Bedenim kadındı, ruhum erkek. Ve nasıl yaparım da bedenimi ruhumla özdeşleştirebilirim diye uğraşıyordum. Sırf ruhsal tatmin için gidip erkek dükkânlarından alışveriş yapıyordum ama o da kesmiyordu. Hep bir şeyler eksik kalıyordu.

Lisede filan hiç zorluk yaşamadın mı?
- Yaşamaz mıyım, yaşadım ama hep içimde. Diğer kız arkadaşlarım nasılsa, ben de öyleydim görünüşte, hep etek giymek zorundaydım. Öyle görünmez listeler var, kadınsan şunları şunları yapacaksın, erkeksen bunları, bunları. Ben hep "Başkaları ne der?" düzenine göre hayatımı sürdürdüm.

Şu an karşımda bir erkek duruyor. Ama google'daki fotoğraflarına baktığımda da çok güzel bir kadın…
- Bu benim hem ödülüm hem lanetim. Bu dünyaya kadın bedeninde gelmişim, üstelik güzel bir kadının bedeninde. Güzellik tuhaf bir şeytan tüyü. Küçüklüğümden beri, "Ne güzel bir kızsın sen!" laflarıyla büyüdüm. Güzel olmak karşılıksız sevilmemi sağlıyordu. Beni hiç tanımayan insanlar sırf şirin, tatlı, güzel buldukları için benimle ilgileniyorlardı. E bu da kimsenin kolay kolay vazgeçebileceği bir şey değil, hepimiz sevilmek istiyoruz. Ama ne yazık ki, kendimi bir gün olsun kadın gibi hissedemedim.

Oyunculuk kariyerin…
- 10 yaşındaydım annemle birlikte bir cast ajansına yazıldım. O gündür bugündür oyunculuk yapıyorum. Reklamlarla başladım, sonra diziler geldi. İlki Molped reklamıydı, 15 yaşındaydım o zaman. İlk dizim 'Seni Yaşatacağım.' Berna Laçin'in kızını oynadım, sonra Kadir İnanır'la oynadım ve gerisi geldi, 16 senedir bu sektörün içindeyim…

Oyunculuğunun, durumunu gizlemekte bir faydası oldu mu?
- Oldu. İyi oyuncuymuşum demek ki, kimse bir şey anlamadı. Ama 'hayatımı kolaylaştırdı mı' diye sorarsan, hayır. Düşünme fırsatım bile olmadı. Sürekli çalışıyordum. Hiç durmadan. Kendi içime dönüp düşünebileceğim bir zaman kalmıyordu bana. Sadece iş. Sadece iş. Ve o işin ardı arkası kesilmedi.

Peki bu kadar güzel bir kadına asılmıyor muydu adamlar?
- İşte esas sorun oydu. Erkekler sürekli laf atıyor, beraber olmak istiyor, anlatamıyorsun. Hep susmak zorunda kalıyorsun. Her şeyi kendi içimde yaşadım. Ben kadın bedeniyle oyunculuk yaptığım dönemde, bir görüşmeye gideceğim zaman, o dişi kıyafetleri giymeden banyoda ağlardım. Çok zordu. Parlatıcı sürmek bile işkence gibi geliyordu bana. Kadınların hoşuna gider güzelleşmek, süslenmek, makyaj yapmak ama ben kadın değilim ki, nefret ediyordum. Hele topuklu ayakkabı giymek… Şu an o kadar rahatım, özgürüm ki, oynamama gerek yok, kendimim. Senelerce oynadım. Tamam dizilerde oyuncuydum ama onun dışında kendi gerçek hayatımda da oynuyordum Nil diye bir kadını. Sadece kamera önünde değil yani. Sete gittiğimde de bir kadın gibi davranmam gerekiyordu, el hareketlerimden mimiklerime kadar, oysa içimde fırtınalar kopuyordu...

Ailenden kimse, "Tedavi olacaksın. Psikiyatristlere götüreceğiz seni. Düzelteceğiz" filan demedi mi?
- Ben içimdekileri dışa vurmuyordum ki. Anneme 5 sene önce anlatmaya başladım. 5 yıl önce ona dedim ki "Ben kadınlardan hoşlanıyorum!"

Eeee…
- "Nasıl yani?" dedi. Beni lezbiyen zannetti. Yanlış anlamasın diye, "Ama ben eşcinsel değilim" dedim, "Kadınlardan kadın gibi hoşlanmıyorum, kadınlara karşı erkek gibi hissediyorum." Zaten o yüzden bu yola girdim, o yüzden ameliyat oldum, o yüzden hormon alıyorum. Özüme dönüyorum. Özüm bu benim. Bir bütün olmaya çalışıyorum. İnsan her şeyden önce kendini sevmeli, ben kendimi sevmiyordum, kendimle barışık değildim. Ancak bu ameliyattan sonra barışabildim.

Ameliyatı olmaya ne zaman karar verdin?
- Son bir senedir yaşadığım psikolojik sorunlar çok ağır gelmeye başladı. Tamam çevreye karşı rol yapıyordum ama artık bünyem kaldırmamaya başladı. Kadınsın ve oyuncusun ya, "Niye hep kısa saçlısın?" diyorlardı, gittim saçlarıma kaynak yaptırdım. Bir taraftan da işimi iyi yapmak istiyordum fakat böyle davrandıkça da kendimden uzaklaşıyordum. Bu çelişkiler yüzünden sorun ağırlaşıyordu.

Peki insan ameliyata girerken ne hissediyor?
- Girerken değil de, çıktığımda ne hissettiğimi söyleyeyim: Yeniden doğmuş gibi hissettim. Nil öldü, Rüzgar doğdu.

Göğüslerin kesildi mi?
- Evet.

Penis mi yapıldı?
- Evet. Bacağımdan kemik alındı, üzerine bir de kas dokusu eklendi.

Hormon almak nasıl etkiliyor insanı?
- Sinirli oluyorsun. Yavaş yavaş kafa yapının da değiştiğini görüyorsun. Şu an daha iyiyim. Daha alışmış durumdayım. Ama cinsiyet değiştirme operasyonu ve süreci gerçekten zor ve eziyetli. Kimse bunu spor olsun diye, zevk olsun diye yapmak istemez. Katlanması kolay bir şey değil. Buna katlanıyorsan demek ki ortada 26 yıldır süren bir zorunluluk hali var.

Bu kadar set, diziler, insanlar… Hiçbir şeylerden şüphelenmiyorlar mıydı? Bu kadar mı iyi gizliyordun?
- Evet iyi gizlemişim. Zaten işime gidiyordum, merhaba, merhaba, işi bitirip eve dönüyordum.

Peki adamlar memene bakıyorlar, popona bakıyorlar, yatağa atmak istiyorlar…
- Kusacak hale geldim. Bir yere kadar ruhun dayanıyor sonra mümkün olamıyor. Artık ben bu bedenle devam edemeyeceğimi anladım. Ya bu beden bitecekti ya da ben…

Bunun dışında gizli bir hayatın var mıydı?
- Ben hayatım boyuncu hiçbir erkekle birlikte olmadım, sevişmedim. Hiç erkek sevgilim olmadı. Hoşlanan insanlar oldu ama cinsel olarak hiçbir erkekle olmadım. Hep kadınlarla birlikte oldum. Ama bunu saklamak durumundaydım. Bir dizi yemeği oluyor mesela, "Erkek arkadaşın gelmiyor mu?" Hani "sevgilim sevgilim" diye lafını ediyorum ya, "Nerede sevgilin?" diyorlar, "Niye getirmedin" diyorlar, her defasında bir başka yalan söylemek zorunda kalıyordum.

Peki içince… İçindeki erkek ortalığa çıkmıyor muydu?
- Hayır hiçbir zaman.

En zorlandığın dönem hangisiydi? Şimdi mi?
- Hayır, şu an bir kalıbın içinden çıkıp, özgürlüğüme kavuştuğum dönem. Kendimi kuşlar kadar hafif hissediyorum. Çünkü yalan konuşmaktan nefret eden bir insanım ve hayatım yalandı. Nil olarak var olduğum müddetçe ben bir yalandım.

Burada insan birini suçluyor mu? Ya "Ben neyim?" diye kendi kendine kahrediyor mu?
- Yok kimseyi suçlamadım. Erkek olduğumu biliyordum. Bu konuda bir tereddüdüm yoktu. Sorun, kendimi yansıtamıyordum. O yüzden de kimseyle samimi olamadım, hep bir mesafe vardı insanlarla aramda. Bir ortama girmek istemiyordum, sohbet etmek istemiyordum, çünkü ben, ben değildim. İşim biter, ben giderdim.

Bu anlattığın 26 yıllık yalnızlık…
- Biraz öyle. Her şeyi kabul ederek bu yola girdim. İnsanların beni kabullenmesini de beklemiyorum. İsteyen eder, istemeyen etmez. Ama benim gerçeğim bu, ben erkektim, sadece bedenim farklıydı, şimdi özüme döndüm.

Ameliyata nasıl karar verdin?
- Hep erteliyordum. Biraz sonra, biraz daha sonra… Ama bir baktım ki kendin gibi olamadığın zaman, her şey 'emanet' duruyor. İstediğin kadar para kazan, o da tatmin etmiyor. Ben parayı değil, kendim olmayı tercih ettim. Oyunculuğu bırakmayı bile göz aldım…

Peki ameliyata karar verince hemen "Gel" dediler mi?
- Hayır, tabii ki öyle değil. İki sene Çapa'ya gittim. Çeşitli testler yaptılar. Psikolojik tedavi uyguladılar. Ben her terapide hissettiklerimi anlattım. Bir süre sonra doktor kararıyla hormon almaya başladım, yedi aydır kullanıyorum. İki senenin sonunda da "Artık kadından, erkek bedenine geçmeye hazırdır" diye heyet raporu aldım. O rapor olmadan ameliyat olabilmek mümkün değil.

Ünlü olman ekstra sorun yarattı mı?
- E, o yüzden gündeme geldim. Ama unutmasınlar ki, benim de bir ailem var. Bu süreçte onların da hırpalanmasını istemiyorum.

Bu anlattıklarında 'yanlış' olan ne var ki? İnsanlar seni neyle suçluyorlar?
- Suçlama değil de çok alışılagelen bir durum değil. O yüzden…

Basında ve sosyal medyadaki kendinle ilgili haberleri okuyunca ne hissediyorsun?
- Benim hayatım, benim seçimim, benim cinsel organım… Kimseyi ilgilendirmez. Kimseye laf düşmez. Böyle düşünüyorum.

 Serüveni Anlattı


FOTO GALERİLER

DAHA NEKADAR © 2015 Tüm hakları saklıdır   [Künye]   [İletişim]   [Kullanım ve Gizlilik şartları]   [Rss]   
Adres:
İletişim: